• HAKKIMIZDA (current)
  • EKİP
  • BASIN
  • ÇALIŞMA ALANLARI
  • YAYINLAR
  • KARİYER
  • İLETİŞİM
  • EN
  •  
 

 

  MÜNAKAŞADAN MÜZAKEREYE (2)

Hiçbir şeyin kıymetinin kalmadığı bir süreç…
Kapıda son model arabanız var binemiyorsunuz..
Lüks evinizin dışına çıkamıyorsunuz..
Marina da tekneniz var maviliklere açılamıyorsunuz..
Lüks plazalar da ki işyerlerinin, şatafatlı kıyafetlerinizin bir önemi kalmadı..

İsmet Özel; “Kardeşlerim, yaklaşıyor yaklaşmakta olan” dizesini söylerken acaba bu günleri öngörebildi mi?
Tartışılır.

Bir anda kendimizi,
Hiç bilmediğimiz, doğal olmayan, insan aklıyla üretilen organizmalar,
Sentetik DNA’lı canlılar, yapay organlar,
Düşünen hatta kendi kendine öğrenen, savaşan robotlar,
Yapay zekâlar,
Dünyasında, bulduk…

Süreç, nerede çalıştığımızın değil, nasıl çalıştığımızın,
Neyi bildiğimizin değil, bilgiyi nasıl kullandığımızın,
Her şeyi bildiğimize inanır iken, başkalarının bilgi ve becerilerinden nasıl yararlandığımızın konuşulduğu ve önem arz ettiği YENİ NORMLAR dönemine bir anda evirildik..

Münakaşadan Müzakereye konu başlığı ile tanımladığımız Arabuluculuğu, anlayabilmemiz için değişen dünyayı anlamamız gerekli..

Değişim malumunuz, düşünce şeklinizi değiştirmekten başlıyor.. Bu değişim evvelemirde, kazuistik bakış açısında da olmak zorunda.. “Günümüz dünyası, hukukun teknolojiye yön verdiği günleri geride bıraktı, teknolojinin hukuka yön verdiği, kılavuzluk yaptığı yeni döneme çoktan yelken açtı..

HDüşünme kabiliyetimizi, algımızı, karar gerekçelerimizi değiştirmediğimiz sürece yenilikleri kabullenmemiz, değişime ayak uydurmamız zaman alıyor..

Yeni zenginliğe ulaşmak istiyorsak, basmakalıp öğretilmiş alışkanlıkların hakim olduğu düşünce şeklimizi değiştirmekten geçiyor.. İş dünyası, büyüyerek, belli kalıplarla öğrenen ve çalışan dönemi, yani Endüstri dönemini çoktan kapattı..

Küçük, hızlı, ani karar alıp eyleme geçen, bir iki kişilik küçük ve orta ölçekli işletmelerin dünyasında oyun çok farklı oynanıyor..

Toplum olarak düşünme şeklimizi değiştiremez isek YENİ NORMLAR DÜNYASI, kurallarına uyumsuzluk sonucu ÇATIŞMA daha da derinleşecek.

Hazırlıksız yakalandık..
Böyle davranmaya devam eder isek başarmamız zor görünüyor..
Sorunu tespit etmek ve çözüm üretebilmek için nedenlerini doğru tahlil etmemiz gerek..
1936’dan bu yana “Bu”, ”Şu”, “O”; “Bunlar”, Şunlar”, ”Onlar”, kavramları ile ötekileştirildik..
Kendi içimizde iğdiş edildik, paramparça olduk..
“BİZ” OLAMADIK..

Sonuç bu iken kimin hangi saik ile yaptığını tartışmak zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır..

“Etnik” ve “Mezhep” zenginliğimiz üzerine oynanan, kurgulanan ÖTEKİ dili, toplumsal ayrışmayı asırlar öncesinden bu güne taşıdığını, bu dilin ayrışmayı diri tutarak, KAVGAYA dönüştürdüğünü göremedik, görmek istemedik.

Siyasal öngörüsüzlüğümüz samimi duygularımızı istismar etti..
Farkına bile varamadık..

Çatışma, toplumsal güvenimizi yok etti.. UMUT, ülkemiz ile birlikte tarihi, kültürel ve inanç coğrafyamızı terk etti …

Son 40 Yıldır, ÖTEKİ dili, acımasızca kullanılmaya devam edince, ÇATIŞMA DERİNLEŞTİ..

Sonuç; SİYASİ VE İKTİSADİ BAŞARISIZLIĞI beraberinde getirdi.. Orta öğrenim çağında ki gençlerimiz ülkemizi terk etmek istiyor.

Fukuyama; Toplumsal güveni kazanamayan milletler “ekonomik ve bilimsel başarıyı sağlayamazlar” tespitini, Adeta, Dünya güven araştırmasında diplerde olun ülkemizi için yapmış..

05/07- Aralık 2018-2019 Tarihlerinde yapılan “Education Berlin” toplantısında bir kavram ortaya atıldı.. BAĞLANTISALLIK..

Toplantı da; “YERYÜZÜNDE VAR OLAN HER ŞEYİN BİRBİRİNE İHTİYACI OLDUĞU öne çıkarıldı...

Toplumsal güveni oluşturamadık. Bu nedenle, farklılıklarımızı zenginlik göremiyoruz. Bunun önünde ki en büyük engel, demode psikolojik hareketler, işlevini kaybetmiş asimetrik savaş yöntemlerine maruz kalmamız. Yıllardır sistemsizlikten dem vururken, zaruri olarak değişimin ve dönüşümün evvelemirde, siyasal sistemimizde olması gerçeği ile artık, yüzleşmemiz gerek..

Yoksa çok geç olacak..

Yusuf Has Hacip- Asırlar öncesinde Kutadgu Bilig’de,
“ Dünyanın tabiatı değişti, insanların gönlü ile dilleri birbirine uymuyor” tespiti ile bu günü görmüş.. Şimdi gönlümüzü ve dilimizi birbirine uydurmanın şansını yakaladık..

Dünya da var olan kavram ve paradigmaların içinin boşaltıldığı malum, İşte kendi YENİ DÜNYAMIZI oluşturabilmek, kendi kavram ve paradigmalarımızı oluşturarak, DEĞİŞİM ve DÖNÜŞÜMÜ başarabilmek için altın tepside sunulan tarihi bir fırsat yakaladık.. Takdir edersiniz ki, altını çizmek amacıyla, tekrar ifade etmek isterim, değişim ve dönüşüm önce düşünceden başlar,,

Söylediklerime, bir hayal diyenleriniz olabilir.. tüm bunları yeni dönemde anlamak, anlatabilmek, YARINLARI İNŞA edebilmek için, altın tepside sunulan bir bakışı açımız var artık… Arabuluculuk Bakış Açısı,,

Arabuluculuğun pozisyondan, menfaate, birlikte yol almaya evirilen bakış açısı, kirli bilgiyle yoğrulan, sonucunda insanı daha bir açmaza sürükleyen ortamdan çıkaracak yeni bir anlayış, Hatta, dijital dönemde, veri zehirlenmesinin önüne geçebilecek bakış açısı,

Menfaat odaklı, tarafların birlikte kazandığı, bakış açısının uygulama alanı MÜZAKERE kabiliyeti kazanabilmek şart.

Müzakereye başlamak iyi niyetimizi göstermemizin başlangıcı.. Bu bizim bir samimiyet testimiz belki de…

“Samimiyet yapılanları onurlu kılar” der, Halil Cibran..

Kanun Koyucunun ve Siyasal otoritenin en üst makamından en alt ilgili görevlileri kadar bu işe inan değerli Avukat-Arabulucu meslektaşlarımızın KAZAN-KAZAN ilkesi ile verdiği mücadele bu gün ülkemizi arabuluculuk alanında başarılı bir konuma oturttu…

Lakin, Türk Tipi yol alma anlayışını burada da görüyoruz..

“Kervan yolda düzelir”…

Acilen bu algıdan, anlayıştan, davranıştan vazgeçmeliyiz..

Süreç, bürokratik ben bilirim anlayışına, siyasi hırsa, materyalist-maddiyatçı düşünceye heba edilmemeli..

Şu ana kadar inşa edilemeyen ARABULCULUĞUN FELSEFESİNİ oluşturmalıyız.. Arabuluculuğun, mahkemelerde ki dosya sayısı ile ölçülen ve işverene tek taraflı bir menfaat oluşturan bir müessesse olmadığını, TOPLUMSAL BARIŞ, TOPLUMSAL GÜVEN İÇİN zaruri bir ihtiyaç olduğunu bunu cevap veren HUKUKİ BİR KURUM olduğunu anlatabilmeliyiz..

Akademik boyutunu Üniversite işbirliği ile uygulama yeknesaklığını sahada ki arabulucularla, mevzuat düzenlemesini Adalet Bakanlığımız yaptığı, ülkemizin bir zenginliği olan TOBB bünyesinde Bunun için, acilen bir ARABULUCULUK ENSTİTÜSÜ kurulmalı..

Dünya ölçeğinde ki başarılı uygulamaların nasıl olduğuna ilişkin Bakanlığımız da ki birikimin sahaya intikali şu an devam eden yasal düzenlemenin bir an önce tamamlanarak hayata geçirilmesi sağlanmalı,

Arabuluculuğa inan Avukat meslektaşlarımız unutulmadan, bireysel Arabuluculuk korunarak, Arabuluculuk Merkezlerinin, yeterlilik şartları, bağımsız denetim usulleri ve mevzuatta ki yeri acilen, tanımlanmalı..

Bunu başarabilirsek, BİR BEKLENEN OLAN Milletimiz, Devletimiz, asırlarca insanlığa umut olmuş, ışık olmuş, tarihsel, kültürel, inanç coğrafyamızda, Ali Fuat Başgil’in dediği gibi, Asırlık Çınar Ağacının Gölgesinde yetişen Çam Ağacını büyütüp coğrafyamızı terk eden Umudu yeniden canlandırabilir.. insanlara umudun beklenenin kendilerini terk etmediğini anlatabiliriz..

Artık, kendi siyasi-coğrafi sınırlarımız ile değil, tarihsel sorumluluğumuz ile, düşünce şeklimizi değiştirmek zorundayız..

“YARİN(namus,vatan,bayrak) YANAĞINDAN GAYRİSİNİ MÜZAKERE ETMEYE HAZIR OLMALI, MÜZAKERE KABİLİYETİ KAZANABİLMELİYİZ..”

Dünya Ticaret Örgütü’nün Dünya‘nın 2020’den itibaren yeni sıklet merkezinin HAZAR BÖLGESİ olduğuna ilişkin tespiti, üye ülkelere işletmelerde Müzakere uzmanlığı oluşturulması tavsiyesi bir başka fırsatı beraberinde getirdi..

Ticari uyuşmazlıklarda en az maliyet, en kısa zaman, en yüksek verimlilik esasını hayata geçirme fırsatı,

Dünya da ki en büyük 250 Türk Müteahhitlik firmasının 50 tanesinin ülke insanımızın başarısı olduğu gerçeği bizi hızlı, atak bir o kadar da birlikte iş yapmaya yönelik bakış açısını zorunlu kılmakta..

Dünya da üretilen 100 birim ürünün %85’ni üreten, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin salgın sonrası üretiminin %35 oranında azalacağı öngörülürken, Dünya ekonomisinde üretim bandında %1,5 birim üretim yapan ekonomimizde yaşanacak sıkıntıları atlatabilmemiz için Arabuluculuğa hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.

Unutmayalım.. ABD Silikon Vadisin de; “ ZAMAN ŞEYTAN, HIZ İSE TANRI” mottosu var..

“Şikayet etme,
bir hikaye inşa et..
Küçük bir ışık saçsın…
Bir insanın dünyasını aydınlatsın,
Zihninde şimşekler çaksın,
aşkla ve şevkle kanatlansın”
(Yeni Şafak Gazetesi Yazarı-Yusuf Kaplan)

Gelin çözümün parçası olacağımız, hep beraber bir hikaye yazalım...

 

'Av. Dursun YASSIKAYA '

 

 

  • . Saklı Lider

  • . Durum Analizi

  • . Münakaşadan Müzakereye 1

  • . Münakaşadan Münazereye 2

  • . Münakaşadan Münazereye 3

  • . Bizi Tanımak

  • . Adalet ve Verimlilik

  • . Tüketici Hukukunda Araç Kiralama

  • . Yanlış Okursanız

  • . Küresel Güç

  • . Gnostik Akıl

  • . İlk Kozmos Devlet; ABD

  • . Her Geçen Gün Derinleşen Genel Küresel Kriz

  • . Akıl Tutulmasını Aşamazsanız İşimiz Zor!

  • . Denediler Başaramadılar, Vizyoner Liderlik

  • . Güncelleme

  • . Kadınlar Gününde Uzlaşmadan Uzak Yaşananlar

  • . Maden Yasası mı İhanet Yasası mı

  • . Yeni Bir Gün,Yeni Bir Umut,Yeni Bir Firsat

 

 

  • HAKKIMIZDA
  • EKİP
  • BASIN
  • ÇALIŞMA ALANLARI
  • YAYINLAR
  • KARİYER
  • İLETİŞİM
  • GOOGLE MAPS

  Adres: Fatih Sultan Mahallesi, Dumlupınar Bulvarı, 2700. Cadde, ARP Kule No: 3/30 (Kat: 15), 06790, Etimesgut/ANKARA

  Telefon: +90 312 430 71 71

   Faks: +90 312 430 60 70

  E-posta: info@yassikayahukuk.com

© 2022 YASSIKAYA Hukuk Bürosu. Tüm hakları saklıdır.